Sağlık için Sosyalizm


Kapitalist Sağlık Sisteminin Çöküşü ve Sosyalist Sağlık Sisteminin Gerekliliği

Modern toplumlar, sağlık hizmetlerinin erişilebilirliği ve kalitesiyle medeniyet seviyelerini ölçerler. Ancak, kapitalist sağlık sistemi bu kriterleri karşılamakta başarısız olmuş ve halk sağlığını bir meta haline getirerek adalet, eşitlik ve insan onurunu gölgede bırakmıştır. Amerikan sağlık sistemi, bu durumun en somut örneklerinden biridir. Türkiye'deki sağlık sisteminin giderek özelleştirilmesi de benzer tehlikeleri barındırmaktadır ve bu nedenle sosyalist sağlık sisteminin önemini tartışmak elzemdir.

Kapitalist Sağlık Sisteminin Çöküşü: Amerikan Örneği

Amerika Birleşik Devletleri, dünyadaki en pahalı sağlık sistemlerinden birine sahiptir. 2023 itibarıyla, ABD'de kişi başına düşen sağlık harcaması yıllık yaklaşık 12.000 dolar iken, diğer gelişmiş ülkelerde bu miktar çok daha düşüktür. Buna rağmen, Amerikan halkının büyük bir kısmı sağlık hizmetlerine erişimde ciddi engellerle karşılaşmaktadır.

  • Sigorta Sorunu: ABD'de yaklaşık 27 milyon insan, temel bir sağlık sigortasına sahip değildir. Sigortası olanlar bile yüksek kesinti ve primlerle karşı karşıya kalmakta, bu da insanların sağlık hizmetlerini kullanmaktan çekinmesine yol açmaktadır.
  • Eşitsizlik ve Yoksulluk Döngüsü: Düşük gelirli gruplar sağlık hizmetlerine ulaşmakta zorlanırken, varlıklı kesimlerin en üst düzey hizmetlere erişmesi sistemdeki adaletsizliği artırmaktadır. Örneğin, zengin bir hasta birinci sınıf sağlık hizmeti alırken, yoksul bir hasta basit bir tedavi için bile borçlanmaktadır.

Bu sistemin temelinde, sağlık hizmetlerinin bir insan hakkı değil, bir "kâr alanı" olarak görülmesi yatmaktadır. Sağlık sektörü ilaç şirketleri, özel hastaneler ve sigorta şirketlerinin denetimindedir. Bunun sonucu olarak, şirketler daha fazla kâr elde etmek için hizmetlerin maliyetini artırmakta, bu da halk sağlığını tehdit eden bir çöküşe yol açmaktadır.

Sosyalist Sağlık Sistemi: Adaletin ve Eşitliğin Temeli

Sosyalist sağlık sistemi, sağlık hizmetlerini insan hakları temelinde ele alır ve hizmetleri kamusal bir sorumluluk olarak görür. Bu modelde:

  1. Evrensellik: Tüm bireyler, gelirlerine ve sosyal statülerine bakılmaksızın ücretsiz veya düşük maliyetli sağlık hizmetlerine erişebilir.
  2. Önleyici Sağlık Hizmetleri: Sosyalist sistem, hastalıkların tedavisine değil, önlenmesine öncelik verir. Koruyucu sağlık politikaları, toplumun genel refahını artırır.
  3. Kâr Odaklılık Yerine İnsan Odaklılık: İlaç geliştirme, hastane işletimi ve sağlık eğitimi gibi alanlarda kâr odaklılık ortadan kaldırılır. Böylece kaynaklar daha verimli kullanılır ve halk sağlığı önceliklendirilir.

Küba, sosyalist sağlık sistemiyle dikkat çeken bir örnektir. Küba, kişi başına sağlık harcaması açısından mütevazı bir bütçeye sahip olmasına rağmen, dünyanın en iyi sağlık göstergelerinden bazılarını sunmaktadır. Bebek ölüm oranı düşüktür ve beklenen yaşam süresi, ABD gibi zengin ülkelerle yarışır seviyededir.

Türkiye'deki Özelleşme Süreci ve Tehlikeleri

Türkiye, geçmişte sosyal devlet anlayışına dayalı bir sağlık sistemi benimsemişken, son yıllarda bu sistem giderek özelleşmektedir. 2003 yılında başlayan "Sağlıkta Dönüşüm Programı" ile özel hastanelerin sayısı artırılmış ve sağlık sektörü piyasalaştırılmıştır.

  • Hizmetin Ticarileşmesi: Sağlık hizmetleri, hastalar için bir hak olmaktan çıkıp birer ürün haline gelmiştir. Özel hastaneler ve şehir hastaneleri modeli, sağlık hizmetlerini yalnızca ödeme gücü olanlar için erişilebilir kılmaktadır.
  • Eşitsizliklerin Derinleşmesi: Kamu hastanelerinde hizmet kalitesi düşerken, özel hastaneler daha fazla tercih edilir hale gelmiştir. Bu durum, toplumun düşük gelirli kesimlerini sağlık hizmetlerinden dışlama tehlikesi yaratmaktadır.
  • Borç ve Yoksulluk: Türkiye’de giderek artan sağlık harcamaları, birçok haneyi borç batağına sürüklemektedir.

Doğru Çözüm: İnsan Onurunu Esas Alan Bir Sistem

Kapitalist sağlık sistemlerinin aksine, sosyalist bir sağlık sistemi; toplum sağlığını bireylerin ekonomik gücüne bağlı olmayan bir hak olarak görür. Türkiye’nin giderek özelleşen sağlık sistemine karşı çıkılması ve kamusal sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi gereklidir. Sağlık bir insan hakkıdır ve bu hakkın metalaştırılması toplumsal adaleti zedeler.

Sonuç olarak, halk sağlığını önceleyen ve herkese eşit hizmet sunmayı hedefleyen sosyalist bir sağlık sistemi, toplumların daha adil ve sağlıklı bir geleceğe ulaşması için en doğru modeldir. Amerika’nın çöküş örneğinden ve Türkiye’nin tehlikeli dönüşümünden ders alarak, sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesine karşı durmalı ve insan onuruna yakışır bir sistemin inşası için çaba göstermeliyiz.